14 Mart Tıp Bayramı kutlamaları için, mesleğimle
ilgili bir kuruluştan kendimin seçeceği, topluma yönelik, güncelliğini koruyan
bir konuda, konuşmacı olarak, davet aldım… Hem hekimliğimizin kırkıncı yılını
kutlayacak, hem de mesleksel anılarımızı paylaşacaktık… Dünkü ve bu günkü
hekimlik anlayışını irdeleyecektik… Çok ama çok önemliydi bu paylaşım… Değiştiğini
düşünmediğimiz, kutsal görevimizi yansıtan ilkelerimiz… Okulu bitirirken
okuduğumuz and, Hipokrat Andı…
O günün koşullarında, bu mesleği seçtiğim için bir kez daha mutlu oldum… Gençlikteki doğru karar aldığım için kendimi içtenlikle kutladım bir kez daha, her zaman olduğu gibi... Geride bıraktığım yılların getirdiklerini ve götürdüklerini masaya yatırma gereğini duyarak bir an da olsa hüzünle karışık gerçek anılarıma döndüm, o günleri yeniden yaşayarak… Kuşkusuz yıllar beni eskitmişti… Ben de o yılları dolu dolu yaşamış ve eskitmiştim kendimce…
O günün koşullarında, bu mesleği seçtiğim için bir kez daha mutlu oldum… Gençlikteki doğru karar aldığım için kendimi içtenlikle kutladım bir kez daha, her zaman olduğu gibi... Geride bıraktığım yılların getirdiklerini ve götürdüklerini masaya yatırma gereğini duyarak bir an da olsa hüzünle karışık gerçek anılarıma döndüm, o günleri yeniden yaşayarak… Kuşkusuz yıllar beni eskitmişti… Ben de o yılları dolu dolu yaşamış ve eskitmiştim kendimce…
Konuşma
konusunu hazırlamak için bilgisayarımın başındayım… Konuşacağım konuları
düşünüyorum… Değişik ve de güncel sağlık konularında kısa bilgiler vererek
başlamanın keyifli olacağı görüşü ile bir anlamda, daldan dala atlayarak yazmaya başlıyorum… Elimde
bir gazete var… Solak olan Amerika Başkanı George Bush, çiçek aşısı “ olmuş... Aşı sol omuza
yapılmış… Sağlık durumu çok iyi, ağrısı sızısı yok… Öyle ki sevgili köpeğini
sol elinde tutarak, kucaklayarak, zafer işareti veriyor dünyaya, garip bir gülümseme ile…
O
fotoğraf, konu üzerinde araştırmalar yapmış olan bir hekim olarak bana şu
soruları sorduruyor; “Neden Çiçek aşısı
olmuş? Çocukluğunda bu aşı ona mutlaka yapılmıştır… Omzunda aşının yapıldığını
gösteren deri değişimi vardır… Çünkü o bir Amerikalı… O ülkede bu aşı zorunlu… Tıpkı
bizim ülkemizde olduğu gibi… O da bizler gibi 1972 yılından önce doğmuş… “2002 yılında neden Çiçek hastalığı korkusu
var? Neden Çiçek Aşısı olunmalı?”…
Bu soruları yanıtlamadan önce, meslek
yaşamımda bu aşı ile ilgili çalışmalarımın öyküsüne kısaca değinmek isterim… Yıl 1968…Hacettepe Tıp Fakültesinden, Çocuk
Hekimi Uzmanı olarak, ikinci uzmanlık eğitimim için gönderildiğim Amerika
Birleşik Devletlerinin Kentucky-Lexington
Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Departmanında, çok sayıda projenin yanı
sıra, dünyadan çiçek hastalığını silip süpüren “çiçek aşısı” projesinde de görev alıyorum…
Hastalığı
aşılama programı ile dünyadan yok eden Prof.
Dr. Abram Benenson ile
çalışıyorum… Bu benim büyük bir şans… Prof.
Dr. Benenson Dünya Sağlık Örgütüne
bağlı Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Merkezi (CDC) başkanı. Uzun yıllar
hastalığın yaygın olması nedeni ile Hindistan
ve Pakistan Projesinin yöneticiliğini üstlenmiş… O yıllarda Çiçek Aşısı;
Rusya, İngiltere ve Amerika’da üç laboratuarda üretiliyor… Yeni bir yöntemle insanları
son kez aşılayacak olan projede aktif görev alıyorum… Sorumluluk ve yetki, çok çalışarak
başarılı olma hırsımı tetikliyor ve bana olağandışı bir güç kazandırıyor… Bu
çalışmalarımı, ülkeme döndükten sonra da sürdürüyor ve konu ile ilgili tez çalışmam
ile Çocuk Doçenti oluyorum…
Kırk
yıllık meslek yaşamımın unutamadığım, beni bugünkü ben yapan öykümü, işte bu
nedenle paylaşmak istiyorum… Benim de içinde olduğum, çok sayıda bilim insanının
uzun ve yorucu çalışmaları sonucunda dünyadan ve ülkemizden çiçek hastalığı yok
ediliyor… Çiçek Mikrobu, günümüzde yalnızca sözünü ettiğim üç laboratuarda
saklı tutuluyor…
Hastalık
insanlarda görülmediği için, tüm dünyada, 1972 yılından
sonra çiçek aşısı uygulamasına son veriliyor… Afrika’da maymunlarda hala maymun çiçek hastalığı var… İnsanlara bulaşmıyor…
Uzun
yıllar, tüm dünyada ve ülkemizde, çok sayıda insanın ölümüne, görme yetisini
kaybetmesine neden olan, Halk Ozanımız Âşık
Veysel’i kör eden bu hastalık, düzenli aşı uygulaması ile yok oluyor… İnsanlık
için çok ama çok büyük bir başarı, bu… Çocukluğumuzda sol omuzdan yapılan çiçek
aşısının izini taşıyoruz… 1972 yılından sonra doğanlarda bu izler yok. Şimdileri
çocuklarımıza, sarılık adını verdiğimiz karaciğerimiz başta olmak üzere tüm
organlarımızın görev yapmasını önleyen, bir hastalığı önlemek için, Hepatit
B aşısını doğumdan başlayarak uyguluyoruz… Bunun yanı sıra; Difteri, Boğmaca, çocuk felci, kızamık,
kızamıkçık, kabakulak, verem, kolera, menenjit
vb. bulaşıcı hastalıkları önlemek için gerekli tüm aşıları okul öncesinde
tamamlıyoruz… Yaşam boyu tetanos aşısı uygulayarak, tüm insanları, özellikle de
doğum yapan kadınlarımızı ve doğan bebeklerimizi, öldürücü olan, halkımızın Kazıklı Humma dediği Tetanos hastalığından koruyoruz... Aşı
ile önüne geçilmiş, dünyada tek bir hastanın görülmediği için aşı uygulamasına
son verilmiş olan Çiçek Aşısı, neden 30
yıl sonra, 2002 yılının son günlerinde, ABD Başkanının başlattığı kampanya ile tüm dünya ülkelerini ayağa
kaldırıyor? ABD’de binlerce insan, var olmayan bir hastalığın, yüksek maliyetli
aşısı için neden kuyruklarda bekletiliyor? Hekimce nedenini açıklamayı
mesleksel andımızda verdiğim söz nedeniyle açıklamak isterim...
2001–2002 yıllarında
günlük yaşamımızda ekmek, su, hava
kadar yakın, iki sözcüklü; “Biyolojik
Terör” den kaynaklanan Korku ile
ilgili bütün bu davranışlar… Bu konuda bildiklerime yenilerini katmak, son
yıllardaki bilgileri ulaştırmak için CDC’
nin son yayımlarına ulaştım… Çünkü son yıllarda belleğimize kazınan, Posta Canavarı Şarbon Hastalığının ardından
“Biyolojik Terör “için seçilecek en
tehlikeli mikrop Çiçek Hastalığı
virüsü…
11
Eylül 2000’den sonra Biyolojik ve Kimyasal Terörden iyiden iyiye korkuyor Amerikalılar…
Şaşkınlar, panik içindeler... Haksız da değiller… Hangimiz korkmayız ki… Oysa Yeşil Kuşak Projesinin mimarları onlar
değil mi idi? Humeyni’yi ve
yandaşlarını İran’ın yönetimine onlar getirmedi mi? Ya komşumuz Afganistan olayları…
Son yıllarda Ülkemiz için neden kaygılanıyoruz her yaştaki biz Cumhuriyet
çocukları? Öyle çok örnek var ki bizleri kaygılandıran, sağlıksız kılan… Beden,
ruh ve sosyal sağlığımız toplum olarak bozuldu, daha da bozulacak diye
kaygılanıyorum, hekimce... Üç gözüyle de ufkun ötesini görebilenler/ Gerçek aydınlar
da kaygılı…
Yalnızca Dünyada 3 laboratuvarda, gizlenen, öldürücü mikropların
çalınabilir ve yayılabilir kaygısını taşıyoruz… ABD, Çiçek aşısı üretimini
yeniden başlatarak, yeşil kuşağın saldırısının önünü kesebilecek mi? Sorunları
bir çırpıda çözümleyebilecek mi? Dünya nüfusu 7 milyarı aştı… Bu kadar insanı aşılamak
kolay mı? Ya maliyeti? Öyle çok mikrop var ki Biyolojik Terör aracı olarak kullanıla
bilinen… Şarbon, Veba, Tifo, Kolera
vb. Hepsi de toplumsal öldürücü hastalıkların etkenleri… Tüm dünya ülkelerinin
önlem alma konusunda titiz çalışmaları olan hastalıklar bunlar…
ABD’deki
bu paniksel davranış çaresiz bir çırpınışın ötesinde tüm dünyadaki insanları
korkutmak ve sindirmek için seçilmiş yöntemlerden biri gibi geliyor bana…
Ülkemizde, özellikle de savaş rüzgârlarının estiği günlerde, panik yaratabilecek
bu haberler nedeniyle, sağlığımızın bozulmasına göz yuma bilir miyiz, gerçek
aydınlar olarak? Sanırım kendimce bir anlamda başkaldırıyorum, bütün bu
yanlışlara… Evet, başkaldırmalıyız hep birlikte… Ama Kimlere… Kimlere…
* Günlük: 2002
yılı-Mesleksel Anı-Öykü