8 Mart 2016 Salı

KIRK YIL GEÇMİŞ ARADAN


14 Mart Tıp Bayramı kutlamaları için, mesleğimle ilgili bir kuruluştan kendimin seçeceği, topluma yönelik, güncelliğini koruyan bir konuda, konuşmacı olarak, davet aldım… Hem hekimliğimizin kırkıncı yılını kutlayacak, hem de mesleksel anılarımızı paylaşacaktık… Dünkü ve bu günkü hekimlik anlayışını irdeleyecektik… Çok ama çok önemliydi bu paylaşım… Değiştiğini düşünmediğimiz, kutsal görevimizi yansıtan ilkelerimiz… Okulu bitirirken okuduğumuz and, Hipokrat Andı… 


O günün koşullarında, bu mesleği seçtiğim için bir kez daha mutlu oldum… Gençlikteki doğru karar aldığım için kendimi içtenlikle kutladım bir kez daha, her zaman olduğu gibi... Geride bıraktığım yılların getirdiklerini ve götürdüklerini masaya yatırma gereğini duyarak bir an da olsa hüzünle karışık gerçek anılarıma döndüm, o günleri yeniden yaşayarak… Kuşkusuz yıllar beni eskitmişti… Ben de o yılları dolu dolu yaşamış ve eskitmiştim kendimce…

Konuşma konusunu hazırlamak için bilgisayarımın başındayım… Konuşacağım konuları düşünüyorum… Değişik ve de güncel sağlık konularında kısa bilgiler vererek başlamanın keyifli olacağı görüşü ile bir anlamda,  daldan dala atlayarak yazmaya başlıyorum… Elimde bir gazete var… Solak olan Amerika Başkanı George Bush, çiçek aşısı “ olmuş... Aşı sol omuza yapılmış… Sağlık durumu çok iyi, ağrısı sızısı yok… Öyle ki sevgili köpeğini sol elinde tutarak, kucaklayarak, zafer işareti veriyor dünyaya,  garip bir gülümseme ile…
     

O fotoğraf, konu üzerinde araştırmalar yapmış olan bir hekim olarak bana şu soruları sorduruyor; “Neden Çiçek aşısı olmuş? Çocukluğunda bu aşı ona mutlaka yapılmıştır… Omzunda aşının yapıldığını gösteren deri değişimi vardır… Çünkü o bir Amerikalı… O ülkede bu aşı zorunlu… Tıpkı bizim ülkemizde olduğu gibi… O da bizler gibi 1972 yılından önce doğmuş… “2002 yılında neden Çiçek hastalığı korkusu var? Neden Çiçek Aşısı olunmalı?”

 Bu soruları yanıtlamadan önce, meslek yaşamımda bu aşı ile ilgili çalışmalarımın öyküsüne kısaca değinmek isterim… Yıl 1968…Hacettepe Tıp Fakültesinden, Çocuk Hekimi Uzmanı olarak, ikinci uzmanlık eğitimim için gönderildiğim Amerika Birleşik Devletlerinin Kentucky-Lexington Tıp Fakültesi Toplum Hekimliği Departmanında, çok sayıda projenin yanı sıra, dünyadan çiçek hastalığını silip süpüren “çiçek aşısı” projesinde de görev alıyorum…

Hastalığı aşılama programı ile dünyadan yok eden Prof. Dr. Abram Benenson ile çalışıyorum… Bu benim büyük bir şans… Prof. Dr. Benenson Dünya Sağlık Örgütüne bağlı Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Merkezi (CDC) başkanı. Uzun yıllar hastalığın yaygın olması nedeni ile Hindistan ve Pakistan Projesinin yöneticiliğini üstlenmiş… O yıllarda Çiçek Aşısı; Rusya, İngiltere ve Amerika’da üç laboratuarda üretiliyor… Yeni bir yöntemle insanları son kez aşılayacak olan projede aktif görev alıyorum… Sorumluluk ve yetki, çok çalışarak başarılı olma hırsımı tetikliyor ve bana olağandışı bir güç kazandırıyor… Bu çalışmalarımı, ülkeme döndükten sonra da sürdürüyor ve konu ile ilgili tez çalışmam ile Çocuk Doçenti oluyorum…
        
Kırk yıllık meslek yaşamımın unutamadığım, beni bugünkü ben yapan öykümü, işte bu nedenle paylaşmak istiyorum… Benim de içinde olduğum, çok sayıda bilim insanının uzun ve yorucu çalışmaları sonucunda dünyadan ve ülkemizden çiçek hastalığı yok ediliyor… Çiçek Mikrobu, günümüzde yalnızca sözünü ettiğim üç laboratuarda saklı tutuluyor…
Hastalık insanlarda görülmediği için, tüm dünyada,  1972 yılından sonra çiçek aşısı uygulamasına son veriliyor… Afrika’da maymunlarda hala maymun çiçek hastalığı var… İnsanlara bulaşmıyor…




Uzun yıllar, tüm dünyada ve ülkemizde, çok sayıda insanın ölümüne, görme yetisini kaybetmesine neden olan, Halk Ozanımız Âşık Veysel’i kör eden bu hastalık, düzenli aşı uygulaması ile yok oluyor… İnsanlık için çok ama çok büyük bir başarı, bu… Çocukluğumuzda sol omuzdan yapılan çiçek aşısının izini taşıyoruz… 1972 yılından sonra doğanlarda bu izler yok. Şimdileri çocuklarımıza, sarılık adını verdiğimiz karaciğerimiz başta olmak üzere tüm organlarımızın görev yapmasını önleyen, bir hastalığı önlemek için,  Hepatit B aşısını doğumdan başlayarak uyguluyoruz… Bunun yanı sıra; Difteri, Boğmaca, çocuk felci, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, verem, kolera, menenjit vb. bulaşıcı hastalıkları önlemek için gerekli tüm aşıları okul öncesinde tamamlıyoruz… Yaşam boyu tetanos aşısı uygulayarak, tüm insanları, özellikle de doğum yapan kadınlarımızı ve doğan bebeklerimizi, öldürücü olan, halkımızın Kazıklı Humma dediği Tetanos hastalığından koruyoruz... Aşı ile önüne geçilmiş, dünyada tek bir hastanın görülmediği için aşı uygulamasına son verilmiş olan Çiçek Aşısı, neden 30 yıl sonra, 2002 yılının son günlerinde, ABD Başkanının başlattığı kampanya ile tüm dünya ülkelerini ayağa kaldırıyor? ABD’de binlerce insan, var olmayan bir hastalığın, yüksek maliyetli aşısı için neden kuyruklarda bekletiliyor? Hekimce nedenini açıklamayı mesleksel andımızda verdiğim söz nedeniyle açıklamak isterim...
    
2001–2002 yıllarında günlük yaşamımızda ekmek, su, hava kadar yakın, iki sözcüklü; “Biyolojik Terör” den kaynaklanan Korku ile ilgili bütün bu davranışlar… Bu konuda bildiklerime yenilerini katmak, son yıllardaki bilgileri ulaştırmak için CDC’ nin son yayımlarına ulaştım… Çünkü son yıllarda belleğimize kazınan, Posta Canavarı Şarbon Hastalığının ardından “Biyolojik Terör “için seçilecek en tehlikeli mikrop Çiçek Hastalığı virüsü…


 11 Eylül 2000’den sonra Biyolojik ve Kimyasal Terörden iyiden iyiye korkuyor Amerikalılar… Şaşkınlar, panik içindeler... Haksız da değiller… Hangimiz korkmayız ki… Oysa Yeşil Kuşak Projesinin mimarları onlar değil mi idi? Humeyni’yi ve yandaşlarını İran’ın yönetimine onlar getirmedi mi? Ya komşumuz Afganistan olayları… Son yıllarda Ülkemiz için neden kaygılanıyoruz her yaştaki biz Cumhuriyet çocukları? Öyle çok örnek var ki bizleri kaygılandıran, sağlıksız kılan… Beden, ruh ve sosyal sağlığımız toplum olarak bozuldu, daha da bozulacak diye kaygılanıyorum, hekimce... Üç gözüyle de ufkun ötesini görebilenler/ Gerçek aydınlar da kaygılı…

Yalnızca Dünyada 3 laboratuvarda, gizlenen, öldürücü mikropların çalınabilir ve yayılabilir kaygısını taşıyoruz… ABD, Çiçek aşısı üretimini yeniden başlatarak, yeşil kuşağın saldırısının önünü kesebilecek mi? Sorunları bir çırpıda çözümleyebilecek mi? Dünya nüfusu 7 milyarı aştı… Bu kadar insanı aşılamak kolay mı? Ya maliyeti? Öyle çok mikrop var ki Biyolojik Terör aracı olarak kullanıla bilinen… Şarbon, Veba, Tifo, Kolera vb. Hepsi de toplumsal öldürücü hastalıkların etkenleri… Tüm dünya ülkelerinin önlem alma konusunda titiz çalışmaları olan hastalıklar bunlar…
       
  ABD’deki bu paniksel davranış çaresiz bir çırpınışın ötesinde tüm dünyadaki insanları korkutmak ve sindirmek için seçilmiş yöntemlerden biri gibi geliyor bana… Ülkemizde, özellikle de savaş rüzgârlarının estiği günlerde, panik yaratabilecek bu haberler nedeniyle, sağlığımızın bozulmasına göz yuma bilir miyiz, gerçek aydınlar olarak? Sanırım kendimce bir anlamda başkaldırıyorum, bütün bu yanlışlara… Evet, başkaldırmalıyız hep birlikte… Ama Kimlere… Kimlere…


* Günlük: 2002 yılı-Mesleksel Anı-Öykü