20 Ağustos 2014 Çarşamba

Bir Takvim Bir Yaşam

Saatli Maarif Kitaphanesinin, Saatli Maarif Takvimini yıllardır bizlere sunan değerli dostlarım Sayın Muhsin Geylani ve Sayın Aydın Geylani ve de oğulları sevgili Ahmet'e  armağanım olsun.




Takvim yapraklarına yazılmış anılar 

 Yaşanılanlar kadar güzeldi yaşanılmayanlar

İnsanı yücelten sevgi

Uzaklara savrulmuş mutsuz düşünceler 

 Dingin yalnızlıkta gizlenmiş yitimsiz mutluluk

Takvim yapraklarında hep o tarih, değişmeyen

Anılar yaşanılmasa bile güzeldi, yaşanılanlar kadar.

 Evrenin oluşumundaki gizem, hayallerimize yerleşmişti çocukluk günlerimizde. Başkent’te,  tarih kokan, iki katlı ahşap bir evde, yağmurlu günlerde bulutları seyrederdik, tahta panjurlu pencerelerimizden. Nasıl oluyordu da beyaz bulutlar kapkara oluveriyordu bir anda? Gökyüzünde, bir anda oluşuveren o gürültülü, korkutucu ses ve ışıklı değişimin anlamını bilen var mıydı? Yağmurlardan sonra güneşin ışıkları ile yeşeren topraklarda, bembeyaz papatyaların yanında süzülen mor menekşeler, ballıbabalar, çatımıza yuvalanmış, aceleci kırlangıçlar, bahçemizdeki kargalar, guguk kuşları, karşı bacaya yerleşen leylekler, baharda komşumuz Veli Dayı’nın ahırından sokağa fırlayan kuzular, karşı parktaki çam ağacına oğul yapan arılar. Bütün bunlar nasıl oluyordu? Çocuk beynimiz, kendimize sorduğumuz bu sorulara yanıt bulamıyor, çocuk yüreğimiz korkuyla karışık bir heyecanla titriyordu. Bir güç vardı besbelli. O gücü gören olmuş muydu acaba? Karlı günlerde de benzer düşüncelerle kıvranır dururduk. Fırtınada ağaçların devrilmesi içimizi acıtırdı. Ağaçlar için gözyaşı dökerdik. Baharlarda açılan çiçeklerle doğardık yeniden.

Saatli Maarif Takvimi asılıydı oturma odalarımızın duvarlarında. Her sabah ilk işimiz takvim yapraklarını evire çevire okumak olurdu. O güne kadar bilmediğimiz pek çok şey yazılıydı bu takvimin arkalı önlü yapraklarında. Evrenin değişimi işlenmişti sanki oya gibi her sayfaya. Okurken içimizdeki korku dağılır, sorularımız yanıt bulurdu bir anda. Takvim yaprakları, okulumuzun yakınındaki Halk Evi kütüphanesindeki ansiklopediler, Hasan Ali Yücel’in hazırlattığı dünya klasikleri ve Türk yazarların eserleri kadar bilgi vericiydi bizler için.  Diğer bir söylemle Duvar Kütüphanesi idi bizler için.

Okuyarak büyüdük, bütün bu çağdaş bilgilerle donanmış yapıtları. Şimdiler de bile hala yeni şeyler öğreniyoruz, kitaplardan olduğu kadar takvim yapraklarından da. Biz eskidik, kitapların sayfaları ve takvim yapraklar eskimedi. Eskimeyen gerçek dostluklar gibi. Halk evleri artık yok ama değerli kitaplara ulaşmanın çok değişik yolları var. Bunun yanı sıra, her yıl hala duvarlarımızı süslüyor o takvim, bizi yalnız bırakmıyor yeniden, yenicesine. İyi ki varsın Saatli Maarif Takvimi. İyi ki ışıklandırıyorsun evlerimizi. Hep bizimle kal, hep böyle kal, ışık saç insanlarımıza, aydınlat evrenimizi. Seviyoruz seni, yitimsiz, bitimsiz.

Kırmızı kaplı günlüğümden- 04 Mayıs 1983- Kuzguncuk Vapuru

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder