Gezdiğim yerlerden öğrendiklerim
Yıldız Tümerdem
Ankara’da büyüdüm… Çocukluğumda,
hastalandığım zaman ilaç kullanılmadan önce değişik otlardan hazırlanmış
çayları içmem istenirdi... Bazıları çok lezzetli, bazıları da acı gelirdi…
Midemin bulandığını, kustuğumu anımsıyorum… Evimizde değişik otlar, Amerikan
bezindeki torbalarda saklanırdı…

Mutfak duvarında sıralanırdı, üstlerine mor
kalemle isimleri yazılarak. Ihlamur,
papatya, rezene, kantaron çiçeği, zeytin yaprağı, kuşburnu, ısırgan, defne,
nane, mısır püskülü, ayva yaprağı,
elma kabuğu, anason, adaçayı yaprağı ve çiçeği, sinameki yaprağı, kiraz sapı hatme çiçeği aklımda
kalanlardı… Bunlara kavanozlarda saklanan karabiber,
kırmızıbiber, çörek otu, kekik, keten tohumu, zencefil, karanfil vb. de
eklenirdi…
Ön baharlarda kırlardan toplanarak salata ve yemek olarak sofralarımızı donatan, ısırgan, ebe gömeci, labada, madımak vb. çok sayıda ot vardı bilinen… Mantarlar da bunların arasında yer alıyordu... Toplanan mantarlar ve otlardan yapılan yemekleri yedikten sonra hastaneye yatanları anımsıyorum… Gazetelerden, mantar yedikten sonra hastalanan hatta yaşamını yitiren insanları, özellikle de çocukları öğrendiğimde çok üzülürdüm… Otlarla yapılan yemekleri yiyemezdim, çevremdekilerin de yemelerine karşı koyardım. Hastalanmamızdan çok korkardım… O zamandan belliymiş hekim olacağım sanki… Bu gün bile, çamların altından toplanan, değişik adlardaki mantarları ve yollardan, otobanlardan, mezarlıklardan (egzoz gazı ile kirlenen, kansere davetiye çıkaran, zehirleyebilen) toplanan otları satın almam ve de kimseye de önermem…


Ön baharlarda kırlardan toplanarak salata ve yemek olarak sofralarımızı donatan, ısırgan, ebe gömeci, labada, madımak vb. çok sayıda ot vardı bilinen… Mantarlar da bunların arasında yer alıyordu... Toplanan mantarlar ve otlardan yapılan yemekleri yedikten sonra hastaneye yatanları anımsıyorum… Gazetelerden, mantar yedikten sonra hastalanan hatta yaşamını yitiren insanları, özellikle de çocukları öğrendiğimde çok üzülürdüm… Otlarla yapılan yemekleri yiyemezdim, çevremdekilerin de yemelerine karşı koyardım. Hastalanmamızdan çok korkardım… O zamandan belliymiş hekim olacağım sanki… Bu gün bile, çamların altından toplanan, değişik adlardaki mantarları ve yollardan, otobanlardan, mezarlıklardan (egzoz gazı ile kirlenen, kansere davetiye çıkaran, zehirleyebilen) toplanan otları satın almam ve de kimseye de önermem…
Böbrek taşı, idrar yaparken yanma ve ağrı olanlara, mısır püskülü, zeytin yaprağı, kiraz sapı kaynatılarak içirilirdi. Kadın hastalıklarında, ceviz yaprağı kaynatılır, içine bazı otlar konulur, ılıklaştırılan su leğene dökülürdü… Otların bulunduğu bu suya oturtulurdu kadınlar. Bazen yarım bazen bir saat… Duyduğumda çok şaşırırdım… Neden hekime gitmezlerdi de bu saçmalıkları yaparlardı… Boğaz ağrısında, zencefilli, tarçınlı salep içirilirdi… Saçı dökülenler, kaynatılmış zeytin yaprağı ile yıkardı başlarını… Defne yağı ile yağlarlardı saçlarını. Örnekler saymakla bitmez bu konuda…
Doğudan batıya güneyden kuzeye
Anadolu topraklarımızı çocuk ve toplum hekimi olarak dolaştım durdum hizmet ve
eğitim vermek için… Onlara öğrettiklerimden çok onlardan bilgi edindim,
kitaplarda yazılmayan. Bunlar arasında bitki kullanımının yanlışları da çoktu.
Onlara doğruları anlatmaya çalıştım. Onların doğrularını da defterlerime
yazdım. Bu arada, en doğru bilgiyi,
Ayvalık ve yöresinden beni davet eden dostlarımdan öğrendim. Bandırma,
Balıkesir yöresinde gençlere “ sigara-alkol- madde ve yanlış davranış”
konferansları verirken, çok şey öğrendim yöre halkından… Bildiğimiz zeytin ve zeytinyağını
kullananların sağlıklı ve uzun yaşadığını gözlerimle gördüm. Otları bilinçli
kullanıyorlardı… Kaynatmıyorlardı. 10–15 dakika demleme yetiyordu sağlık için.
Çayı da 15 dakika demleyerek içiyorlardı… Çiğ yeniliyordu otlar… Salata
yapılıyordu…. O bilgilerime yenilerini ekledim ve paylaştım konuşmalarım
sırasında, dost sofralarda. Anadolu’nun arif insanlarının bitki kültürüne
hayran kaldım. Buna Orta Asyalı Türk Ata soyumun insanlarının bilgisi de
eklendi bu konudaki bilgilerime. Sağlıklı kalalım, her gün yeni ve doğru
bilgilerle uzun ve sağlıklı yaşamayı, genç kalmayı başarabiliriz. Denemeye
değer…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder