24 Temmuz 2014 Perşembe

Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Dili

Ana- Ata Toprak Dilimiz

Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Dili

Yıldız Tümerdem

Türkçe Okuyabilmek-Yazabilmek-Konuşabilmek…“Kutsal ve vazgeçilmez üçlü” diyorum bu birlikteliğe. Dünde olduğu gibi, bu günde bu birlikteliğin ışığında çağdaş bilgilerle donanma özgürlüğümüzü, bu özgürlüğü bize armağan eden Büyük İnsan’ın topraklarımızda filizlenmesini, kökleri ile evrene yayılarak benzeri görülmemiş bir ulu çınara dönüşmesini, Büyük Gücün değerli bir armağanı olarak yorumluyor ve kabul ediyorum…

Anadolu topraklarında, Tek Bayrak altında yaşayan Türk Ulusunun her öğesi; doğmamış bebekten doksanlı yaşlara kadar kadın-erkek her bireyi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün İlke-Devrimlerinin ışığında oluşturulan, tüm haklardan ayırımsız yararlanırlar. Özgürdürler ve evrenin hiçbir yerinde, hiçbir ülke ve toplulukta görülmemiş bir şansa sahiptirler… Erdemli insan da bütün bunların değerini bilendir…


Türkçe konuşarak başladık yaşama… ABECE- ALFABE ile birlikte yürüdük bizi aydınlığa yönlendiren okullarımızın yollarında… Minarelerimizden, müziğimizin güzel nameleri ile göklere uzanan Ezanlarımızı Türkçe dinledik ve iki elimizi açarak Türkçe dua ettik, bizi yaratan Büyük Güce-Tanrıya, kirlenmemiş-tertemiz yüreğimizle ve aydınlık beynimizle... Türkçe söyledik marşlarımızı… Yazılarımızda, dizelerimizde, şarkılarımızda, türkülerimizde, sazımızda-sözümüzde güzel ve duru Türkçe’mizin bahar çiçeklerinin yitimsiz kokuları vardı hep… Çevremizdekilerle Türkçe konuşarak anlaşıyorduk... Bu bizleri onurlandırıyor, mutlu ediyordu… Düşlerimiz ve imgelerimiz de Türkçe idi... Oralarda doğmasak-büyümesek-yaşamasak- görmemiş olsak bile, Dilimizin Ana-Ata topraklarını, Orta Asya doğasının özlemi ile doluyduk her zaman… Bir gün oraları görmek düşlerimizi süslüyordu…           

Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadarki uzun yılları geride bıraktık… Ayırım gözetmeden, her gün yeniden yenicesine yaşamamız için, Vatan Toprağımızı, Ay-Yıldızlı Al Bayrağımızı, Kimliğimizi, Özgürlüğümüzü, Ana-Ata Toprağımızın Dili Türkçemizi bize emanet eden Mustafa Kemal Atatürk, 1928 yılında Kastamonu ilimizde kara tahtanın önünde, elinde beyaz tebeşirden dökülen ABECELİ harfli alfabemizi; “Güzel Dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Bizim uyumlu ve zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir.” Sözleriyle tanıtmıştır tüm dünyaya…


 Türkçemizle ilgili görüşlerini 2 Eylül 1930 tarihinde; “Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması milli hissin inkişafında başlıca müessirdir. Türk Dil, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil, şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk Milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” tümcelerini Türkçe olarak, el yazısı ve Gazi Mustafa Kemal imzası ile bizlere armağan eden Atamıza ve onu yalnız bırakmayan, başta İsmet İnönü olmak üzere, tüm çalışma arkadaşlarına çok ama çok şey borçlu olduğumuzu biliyoruz...


Atamızın, bu ve buna benzer çağdaş bırakıtlarını koruyan, onları kuşaktan kuşağa taşıma görevini onurla yerine getirmeye söz veren ve sözünü tutan çocukları ve gençlerini dikkatle izlediğine, onlarla gurur duyduğuna inanıyoruz... Kaç yaşında olurlarsa olsunlar, Atamızın ilke ve devrimleri ile yetişmiş Cumhuriyet Öğretmenlerimiz de, yetiştirdikleri çocuklarımız ve gençlerimizin, Ulusal Birliğimiz kadar, Ana-Ata Dilimizi koruyacakları konusunda inançlarını yitirmemeleri, onlar kadar bizleri de yüreklendirecektir… “Güzel ve aydınlık yarınlara” diyoruz, kıvançla, inançla, yitimsiz duygularla, tertemiz yürek ve de gerçek-doğru bilgilerle donanımlı beynimizle… …

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder