YILDIZ TÜMERDEM ŞİİRLERİ VE YAZILARIYLA.... ÇOK YÖNLÜ BİR KİŞİLİK. BİR YANDA HEKİMLİK ALANINDA GÜZEL BİR KARİYER, DİĞER YANDA EDEBİYAT, YAZI VE ŞİİR SANATIYLA DOPDOLU GEÇEN BİR YAŞAM. İYİ BİR HEKİM,İYİ BİR ÇOCUK DOKTORU, AKADEMİSYEN, İYİ BİR ANNE. İÇİNDEKİ YAZMA DUYGUSU HİÇ BİTMEYEN YILDIZ TÜMERDEM ESERLERİNİ OKUYUCULARINA BU SAYFADA SUNACAKTIR.
Evrenin
oluşumundaki gizem, hayallerimize yerleşmişti çocukluk günlerimizde…
Başkent’te, tarih kokan, iki katlı ahşap
bir evde, yağmurlu günlerde bulutları seyrederdik, tahta panjurlu
pencerelerimizden… Nasıl oluyordu da beyaz bulutlar kapkara oluveriyordu bir
anda? Gökyüzünde, bir anda oluşuveren o gürültülü, korkutucu ses ve ışıklı
değişimin anlamını bilen var mıydı? Yağmurlardan sonra güneşin ışıkları ile
yeşeren topraklarda, bembeyaz papatyaların yanında süzülen mor menekşeler, ballıbabalar,
çatımıza yuvalanmış, aceleci kırlangıçlar, bahçemizdeki kargalar, guguk
kuşları, karşı bacaya yerleşen leylekler, baharda komşumuz Veli Dayı’nın ahırından sokağa fırlayan kuzular, karşı parktaki çam
ağacına oğul yapan arılar… Bütün bunlar nasıl oluyordu? Çocuk beynimiz,
kendimize sorduğumuz bu sorulara yanıt bulamıyor, çocuk yüreğimiz korkuyla
karışık bir heyecanla titriyordu… Bir güç vardı besbelli… O gücü gören olmuş
muydu acaba? Karlı günlerde de benzer düşüncelerle kıvranır dururduk. Fırtınada
ağaçların devrilmesi içimizi acıtırdı. Ağaçlar için gözyaşı dökerdik.
Baharlarda açılan çiçeklerle doğardık yeniden…
Saatli Maarif Takvimi asılıydı oturma odalarımızın duvarlarında. Her sabah
ilk işimiz takvim yapraklarını evire çevire okumak olurdu. O güne kadar
bilmediğimiz pek çok şey yazılıydı bu takvimin arkalı önlü yapraklarında…
Evrenin değişimi işlenmişti sanki oya gibi her sayfaya. Okurken içimizdeki
korku dağılır, sorularımız yanıt bulurdu bir anda. Takvim yaprakları,
okulumuzun yakınındaki Halk Evi kütüphanesindeki
ansiklopediler, Hasan Ali Yücel’in hazırlattığı dünya klasikleri ve Türk
yazarların eserleri kadar bilgi vericiydi bizler için. Diğer bir söylemle Duvar Kütüphanesi idi bizler için…
Okuyarak büyüdük,
bütün bu çağdaş bilgilerle donanmış yapıtları… Şimdiler de bile hala yeni
şeyler öğreniyoruz, kitaplardan olduğu kadar takvim yapraklarından da… Biz
eskidik, kitapların sayfaları ve takvim yapraklar eskimedi… Eskimeyen gerçek
dostluklar gibi. Halk evleri artık yok ama değerli kitaplara ulaşmanın çok
değişik yolları var… Bunun yanı sıra, her yıl hala duvarlarımızı süslüyor o
takvim, bizi yalnız bırakmıyor yeniden, yenicesine… İyi ki varsın Saatli Maarif Takvimi… İyi ki
ışıklandırıyorsun evlerimizi… Hep bizimle kal, hep böyle kal, ışık saç insanlarımıza,
aydınlat evrenimizi… Seviyoruz seni, dünde olduğu gibi bu gün de…
Yüreğimizdesin… Yitimsizsin.
Kırmızı kaplı günlüğümden- 04 Mayıs 1983- Kuzguncuk
Vapuru
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder